NASIL YÜRÜYELİM
Yürüme eylemi bir düşüncenin vücut bulmuş halidir. Yürüme işlemi gerçekleşmeden önce bu işlemi yapacak olan mekanizmaları harekete geçirecek bir hazırlık süreci gerekmektedir.
Öncelikle bir ihtiyaç olgusu zihinde netleşmelidir. Zihnin iknası sonrası işlemin yapılacağına inanan bir talimatın alıcısı da ikna olmuş şekilde o talimatı tereddüt etmeden gerine getirmek için eyleme geçecektir. Talimatı veren kişinin inancı ve kararlığı talimatı alan kişiyi, sistemi veya mekanizmayı da inanç ve kararlılık düzeyinde etkileyecektir. Dolayısıyla zihin ve eylem arasındaki akış verilen talimata göre hızlanacak veya yavaşlayacaktır. Çıktıları da buna göre şekillenecektir.
Yürüme eylemini yaparken de kiminle beraber bu eylemi yapacağımıza da çok dikkat etmemiz gerekiyor. Yürüyüşte önde mi alacağız arkada mı duracağız yoksa aynı hizada mı hareket edeceğiz. Bu üç duruş bizim safımızın bilinmesi açısından önemli bir göstergedir.
Yürüyüşte önde durmak ciddi sorumluluk gerektirmektedir. Önde olmak arkadan gelenlerin sevabını da günahını da yüklenmek demektir. Önde olmak kendini feda etmek demektir. Önde olmak tek başına kalmayı göze almak demektir. Önde olmak arkadan konuşulmayı baştan kabul etmek demektir.
Arkadan gelmek ise ayrı bir sorumluluk gerektirmektedir. Hep bir koşuşturmanın içinde olanlar için arkada olmak zor iştir. Bir toplayıcı rolü verirler geriden gelenlere. İleri gitmeye çalışınca dur derler, biraz geride kalınca ne oluyor diyerek sitem ederler. Hep bir endişe içindedir geriden gelenler. Bir sıkıntılı durum olunca ilk darbeyi yiyenler arkada duranlardır. Neden arkamızı kollamadın sorusuna muhatap olan ve faturanın ilk kesildiği kişilerdir geriden gelenler. Güvenilen ama ilk fırsatta da unutulan kişilerdir. Fedakârlık yapılması istenilen, nimet dağılımında hep ötekileştirilenlerdir geriden gelenler.
Aynı hizada durmak çoğu zaman daha geniş bir perspektif sunmaktadır. Daha korunaklı bir alan oluşturmaktadır. Bir anlamda sağlam adım atmayı gerektirmektedir. Yan yana durmak eşit şartlarda olmak, birlikte adım atmak, sağı solu daha net görmek demektir. Aynı hizada yürüdüğü zaman insan yönünü kendisinin belirleme olasılığı daha yüksektir. Aynı hizada adım atmak öndekilerin kahrını çekmemek arkadakilerin yükünü yüklenmemek demektir. Aynı anda adım atmak, sorumluluğu eşit olarak paylaşmanın, omuz omuza vererek dik durmanın, göğüs göğüse çarpışmak için kenetlenmenin adıdır.
Arkadan çelme takanlar olsa da, önünde engeller çıkaranlar olsa da birlikte yürümenin zevki bir başkadır.
Bir sarmaşık misali kenetlenen kollar, rüzgâra, yağmura, kara, fırtınaya karşı sapasağlam durmayı sağlar. Bu duruş kişiyi adam yapar, yiğit yapar, kahraman yapar.
Kiminle yürürsen yürü, kiminle adım atarsan at fark etmez. Yürüdüğün mekân, zemin, hava nasıl olursa olsun fark etmez. Yola çıktıklarını yolda bulduklarına karşı değişmeme konusundaki sağlam duruşunu koruyabilecek cesarete sahipsen işte o zaman yürüyüşün tadı bambaşka olur.
Yürümenin tadını çıkarmak için, hedefine ulaşmanın keyfini yaşamak için ne önde ne de arkada sadece aynı yöne bakarak aynı hizada yürümek gerekir. Ayağını basacağın yeri dikkatlice seçmek, adımlarını emin olduktan sonra atmak, yanında durduğun kişiye güvenmek doğru sonuca ulaştıran hareketlerdir.
Yürümek güzeldir. Nasıl yürüneceğini bilmek daha güzeldir.
Selam ve dua ile