
Okullarda Psikososyal Destek: Çocuklarımızın Görünmeyen Dünyası
Eğitim, yalnızca matematik sorularını çözmek ya da fen bilgisi konularını ezberlemek değildir. Çocukların gelişimi; zihinsel, duygusal ve sosyal boyutların bir bütünüyle tamamlanır. İşte tam da bu noktada, okullarda psikososyal destek konusu ön plana çıkıyor.
Son yıllarda ülkemizde yaşanan afetler, zorbalık olayları ve hızlı değişen yaşam koşulları, çocuklarımızın ruh sağlığını da etkiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda hazırladığı yeni kılavuz, aslında çok kritik bir ihtiyaca işaret ediyor:
👉 Çocuklarımızın akademik başarısı kadar duygusal dayanıklılığına da yatırım yapmalıyız.
Çocuklar Duygularını Sessizce Taşır
Birçok öğrenci, yaşadığı sıkıntıları öğretmenine ya da ailesine söylemez. Çoğu zaman sessizleşerek, içe kapanarak ya da öfke nöbetleriyle bu duyguları dışa vurur. İşte burada okulun rehberlik ve psikososyal destek sistemi devreye girer.
Bir öğrencinin yaşadığı travmayı fark etmek, bazen onun hayatını değiştirecek kadar büyük bir etki yaratır. Öğretmenlerin ve rehberlik birimlerinin öğrenciyi “dinleyen” bir tavır içinde olması, not ortalamasından çok daha kıymetlidir.
Velilere Düşen Görev
Sevgili anne-babalar, çocuğunuz eve geldiğinde “Bugün ne öğrendin?” diye sormak yerine bazen “Bugün nasıl hissettin?” diye sormayı deneyin. Çünkü eğitim yalnızca ders kitabında değil, çocuğun duygularında da şekillenir.
Evde kurulan güvenli iletişim, okulda verilen psikososyal desteğin en büyük tamamlayıcısıdır. Çocuğun duygularına alan açmak, onun gelecekte özgüvenli bir birey olmasını sağlar.
Eğitimde Yeni Bir Bakış Açısı
Bizler çoğu zaman başarıyı yalnızca sınav sonuçlarıyla ölçüyoruz. Oysa başarı; bir çocuğun kendini ifade edebilmesi, duygularını tanıyabilmesi, krizler karşısında direnç gösterebilmesiyle de ilgilidir.
Bugün okullarımızda atılacak en değerli adım, öğrencilerin ruh sağlığını güçlendiren bir iklim oluşturmaktır. Çünkü mutlu çocuk, öğrenmeye en açık çocuktur.
✍️ Eğitim Koçu
Betül Mülayim







