Sivas’ın Sessiz Çığlığı: Gençler Neden Gidiyor?
Sivas sabahı… Gökyüzünde sabahın ilk ışıkları ince bir tül gibi yayılıyor. Kızılırmak, sessizce akıyor; suyun üzerinde, hafif bir sis geziniyor. Hava soğuk ama insanın içine işleyen bu ayaz, aynı zamanda diri bir his bırakıyor. Bu şehir, hep böyle başlar güne: dingin, vakur, biraz hüzünlü.
Sokaklar henüz uykuda. Uzaklarda bir çekiç sesi duyuluyor, belki bir ustanın dükkânında güne başlaması. Ama bu sessizliğin ardında başka bir ses var; Yıllardır devam eden göçün sessiz adımları. Her yıl, nice genç ardına bakmadan gidiyor. Kimisi büyük şehirlerde iş bulmak için, kimisi okumak için, kimisi hayallerine ulaşmak için… Giderken bavullarına sadece eşyalarını değil; umutlarını, inançlarını, bu şehrin yarınını da koyuyorlar.
Peki, geride ne kalıyor?
Boşalan evler, kapanan dükkânlar, eksilen komşuluklar… Ama en çok da eksilen genç nefesler. Çünkü bir şehir, gençleriyle tazelenir; onların enerjisiyle büyür. Onlar gittiğinde, şehir biraz daha sessizleşir.
Ama umut hâlâ buradadır. Sivas, yüzyıllardır ayakta kalmış, savaşlar görmüş, kıtlıklar atlatmış bir şehir. Bu toprak, yeniden yeşermesini bilen bir topraktır. Şimdi teknoloji atölyeleri açılıyor, genç girişimcilere kapılar aralanıyor, üretim yeniden filizleniyor. Küçük bir fikir, bazen koca bir şehri değiştirebilir. Bir marangozun atölyesinden çıkan basit bir icat, belki de yarın bütün Türkiye’ye yayılacak.
Gidenlerin hepsi dönmüyor; ama dönenler var. Ve dönenler, yalnızca kendilerini değil, yeni fikirleri, tecrübeleri, umutları da beraberinde getiriyor. İstanbul’dan, Ankara’dan, hatta yurtdışından dönüp Sivas’ta iş kuran gençler var artık. Kimi tarımı teknolojiyle buluşturuyor, kimi yazılım geliştiriyor, kimi ise geleneksel el sanatlarını modern tasarımlarla yeniden canlandırıyor.
Bir gençle konuşuyorum; gözlerinde hem hüzün hem kararlılık var:
“Burada kalmak istiyorum. Burada köklerim var. Sivas’ta da hayallerimi gerçekleştirebilirim.”
İşte o cümle, bütün bu hikâyenin özü. Gençler, fırsat verilirse memleketlerinde üretmek, çalışmak, yaşamak istiyor.
Sivas’ın sessiz çığlığı, aslında duyulmayı bekleyen bir çağrıdır. Bu çağrıya kulak verirsek, göçün yönü değişir. Giden gençler, geri dönmeye başlar. O zaman sokaklar yeniden şenlenir, tarlalar yeniden bereketlenir, dükkânlardan yeniden üretim sesleri yükselir.
Ve bir gün, bu şehir yalnızca geçmişiyle değil, geleceğiyle de anılır.
O zaman Sivas, artık sessiz bir çığlık atmaz; umutla, gururla konuşur.
Saygı sevgi ve muhabbetlerimle.
Mehmet Erdem TOKUŞ
MBA – PhD Cand.
~ TİMBİR Genel Başkan Yardımcısı
~ MÜSİAD Sivas Başkan Yardımcısı
~ TİGEP Genel Sekreteri
~ Ankara Kent Konseyi Üyesi
~ Sivas Kent Konseyi Üyesi
~ Yeni Mesleğim Eğitim Kurumları Kurucu Ortağı
~ Gündem SİVAS İmtiyaz Sahibi










