VİCDANIN KOZMİK YANKISI: 28 AĞUSTOS BOYKOTU
Boykot, yalnızca bir tüketim reddi değil; insanlığın kalbinde yankılanan kozmik bir çığlıktır. Bir raftan çekilen el, aslında görünmeyen bir teraziyi dengeler; bir üründen vazgeçmek, zulmün damarına işlenmiş bir gediktir. Küçük görünen her tercih, büyük tarihlerin başlangıç notasıdır.
Alışkanlıklarımız, bizi görünmez zincirlerle bağlayan ritüellerdir. O zincir kırıldığında, sıradan bir alışveriş anı, özgürlüğün en yalın sahnesine dönüşür. Sessiz kalmak, karanlığın tuğlalarını üst üste dizmektir; boykot ise o karanlığa bırakılan ilk yıldızdır.
28 Ağustos, takvimde basit bir tarih değil; insanlığın vicdan defterine yazılan bir sınav sorusudur. Özgürlük, meydanlarda atılan sloganlardan değil, gündelik tercihlerdeki titrek ama sahici iradeden yeniden doğar. Her reddediş, Gazze’de bir çocuğun nefesine dönüşür; her vazgeçiş, umudun toprağına bırakılan bir tohumdur.
Arendt’in işaret ettiği gibi, eylem, bireyin görünürlük kazanarak dünyayı dönüştürme kudretidir. Boykot ve grev, işte bu kudretin en yalın ifadesidir: görünmez bağları koparıp, kolektif bir “biz”in inşasını mümkün kılmak.
Levinas’ın ötekine karşı sorumluluk anlayışı, bu küresel dayanışmada ete kemiğe bürünür. Çünkü boykot, yalnızca bir ürünü reddetmek değil; insanlığın birbirine, “Senin acın benim sorumluluğumdur” deyişidir. Bu söz, sınırları aşar; devletlerden daha güçlü, dillerden daha evrensel bir yankıya dönüşür.
Bugün atılan küçük adımlar, evrenin en sessiz köşesinde bile titreşim yaratır. Çatlaklar büyür, duvarlar çöker; en ağır yapılar bile bir damlanın sabrına yenilir. 28 Ağustos boykotu, işte bu damlanın küresel çağlayana dönüşme ihtimalidir.
Sonuç olarak, bu tarih yalnızca bir protesto değil; insanlığın yeniden doğum imgesidir. Boykot, bir “hayır” değildir yalnızca; aynı zamanda başka bir dünyaya “evet”tir. Ve biz biliriz ki, gerçek devrimler büyük çığlıklarla değil, küçük ama derin yankılarla başlar.
28 Ağustos boykotu, yalnızca bir reddediş değildir;
Adaletin kutsallığına EVET,
Yaşamın onuruna EVET,
İnsanlığın vicdanına EVET’tir.
Biz, suskun kalmayacağız.
Alışkanlıklarımızın zincirlerini kıracağız.
Bir halk için değil, bütün insanlık için boykot edeceğiz.
Çünkü tarih, gürültülü zaferlerden değil,
sessiz ama kararlı adımların ihtilallerinden yazılır.
28 Ağustos’ta, vicdanın tarafında buluşuyoruz.