Köşe Yazıları

BAZI SORULARIM VE İSTEKLERİM VAR

Başkaları için yaşamaya odaklanmış hayatların, kendilerine bakmaya başladıkları anda birçok şeyi de değiştireceklerine inanıyorum.

Kendimiz için yaşamanın keyfini çıkartmak için daha ne kadar fedakârlık yapacağız diye de kendi kendime soruyorum.

Arayan olmanın hakikaten çok güzel bir duygu olduğunu biliyorum. Ama aranılan bir kişi olmanın mutluluğunu, değer verildiğini duymanın huzurunu da hissetmek istiyorum.

Neden hep arayan benim. Neden kanayan bir yarayı durdurmak için harekete geçen sensin. Neden hep giden, soran ve elini uzatan biziz.

Neden o, sesini çıkarmıyor? Neden onlar bizim halimizi sormuyor? Neden merak etmiyorlar, kapının ardında kim ve kimler olduğunu?

“Bizimde duygularımız var kardeşim”, diyen kısık sesli amcayı, “bizde insanız, benimde bir maruzatım var” diye korkulu gözlerle bakan yaşlı teyzeye neden boş gözlerle bakıyoruz?

Neden kimse görmüyor? Neden kimse duymuyor? Neden kimse dinlemiyor? Neden kimse hissetmiyor, sessiz yalvarışların çıkardığı sesi, haykırışın can yakıcı sarsıntısını. Artık görün ve dinleyin lütfen.

Gözü yaşlı çocukların çığlıklarının, gözyaşları kuruyan annelerin ellerindeki nakış işlemeli mendillerin bir anlamı kalmadı şimdi. Artık fark edin ve harekete geçin lütfen.

Sevinmek sadece sizin mi hakkınız? Çocuklar gibi neşelenmek için neyi beklersiniz? Bizler gülemez miyiz? Kahkahalar atmak için nasıl cümleler kurmamızı istersiniz? Eğlence için mutlaka sizin oyunlarınıza mı dahil olmamız gerekiyor? Yağmurun altında ıslanma hakkımızı neden engelliyorsunuz? Biriken kar tanelerini kar topuna dönüştürüp oyunlar oynayamaz mıyız biz? Kardan adam yapıp eline süpürge, burnuna havuç, gözlerine kömür takamaz mıyız biz? Çocuksu savaşlarla zaferler kazanıp zafer şarkıları söyleyemez miyiz biz?  Kızaklarla yokuş aşağı kayarak bir şölen havasında yarışmalar yapamaz mıyız biz?

Tabii ki yaparız. Tabii ki eğleniriz. Tabii ki oynarız. Tabii ki şarkılar söyleriz. Bunları yapmak bizim elimizdedir çünkü. Değişmek ve gelişmek ancak bizim isteğimizle olur.

Başkasını beklemeden başlamak, yarına ertelemeden hemen bismillah demek, ilk adımı atmak, ilk sözü söylemek, ilk taşı atmak, ilk sarılan olmak, ilk tebessüm eden olmak, bizim özgür irademizle gerçekleşebilir ancak.

Hiçbir kimse başka bir kişiye kendi istek ve arzusu olmadan etki edemez. En etkileyici sözlerin ve davranışların yansıması bile bir kabullenişle başlar. 

Bir insan değişmeye, gelişmeye karar verdiği zaman onu dönüştürecek en önemli kişi yine kendisidir. Dışardan gelen destekler kişiyi sadece motive eder. Hedeflerine ulaşması için yardımcı olur.

Birey gönülden isterse içindeki cevher o zaman ortaya çıkar. İçindeki enerji o zaman sinerjiye dönüşür. Bilgi fitili ateşlendiği anda eylem alevi hem aydınlatır hem de ısıtır. Işığı besleyen damarlar sağlam olursa daha güçlü yanar mum. Çevresini aydınlatmakla kalmaz her yöne tesir eder. Alttan, yandan, arkadan, önden, üstten gelir tüm ışık. Derinden gelirse enerji daha uzun soluklu olur. Kendi derdine derman, nice canlara ise şifa olur.

Dert olmakta derman olmakta bizim tercihimizdir. Karanlık olmakta ışık olmakta bir irade meselesidir.

İradesini ortaya koyup, dertlere derman olanlardan, sorumluluğunun bilincinde olup önce kendi etrafına sonra da tüm yeryüzüne ışık saçanlardan olmanızı canı gönülden temenni ediyorum.

Sevinmenin sevincini, çocukların neşesini, gülmenin güzelliğini, kahkahaların gücünü, eğlenceli oyunların canlılığını, yağmurun arındırmasını, kar tanelerinin yumuşaklığını, kardan adamın sevimliliğini, çocuksu zaferlerin evrensel şarkılarını, her mevsimde ama bir şölen havasında, daha adil ve özgür bir dünyada sizinle birlikte yaşamak istiyorum.

Her daim selam ve dua ile.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu