Köşe Yazıları

Ah Şu Eskiler…

Ah, eskiler…
İçimizi hem ısıtan hem hüzünlendiren bir zaman dilimi…
Evlerimizin, sokaklarımızın, kahkahalarımızın, hüzünlerimizin sessiz tanığı…
Eskiden her şey daha yavaş, daha anlamlı, daha görünür olurdu.

Eskiden evler sessizdi, ama boş değildi.
Annem mutfakta bir şeyler hazırlarken, babam bahçede sessizce çalışırken, biz çocuklar kendi oyun dünyamızda koşuştururken, her köşe bir yaşam dersini sessizce verir, farkına varmasak da kalbimize işlerdi.
O sessizlik, bugün düşündüğümüzde, ne kadar da değerliymiş meğer…
Çünkü insan, birbirini gerçekten duyduğunda ev sessiz değildir; güvenle dolu bir huzur vardır.

Eskiden çocuklar sokakta oynardı.
Bir top, bir ip, bir yakar top…
Gün batarken eve dönülür, komşular birbirine gülümser, bir sorun olduğunda birlikte çözülürdü.
Hiçbirimiz fark etmezdik ama o oyunlar, birlikte olmanın, paylaşmanın, sabrın, sırayla beklemenin küçük ama güçlü dersleriydi.
Bugün ekranların arasında büyüyen çocuklarımız, o doğal ritüelleri çoğu zaman bilmiyor.
Ve belki de biz de, o küçük ama gerçek mutlulukları hatırlamakta zorlanıyoruz.

Eskiden insanlar kırgınlıklarını susmakla değil, konuşmakla aşardı.
Bir özür, bir teşekkür, bir kısa sarılma…
Evlerdeki bu küçük ritüeller, duyguları onarır, kalpleri güçlendirirdi.
Bir tartışmanın ardından “Hadi bir kahve içelim” demek, ya da “Gel oturalım, konuşalım” demek, bugün bile çoğu ilişkide eksik olan bir cesarettir.
Ve işte eskiler, bize bu cesareti öğretir.

Eskiden sevgiyi göstermek basitti.
Bir bakış, bir el sıkışması, bir ev işinde yardımlaşmak…
Şimdi karmaşık ilişkilerde çoğu zaman söylemlerle uğraşıyoruz, ama eskiler sadece davranışlarla öğretiyordu.
Bir annenin sabırlı bakışı, bir babanın sessiz desteği, bir kardeşin paylaşmaya hazır eli…
Bunlar, sözlerden daha etkiliydi ve kalplerde derin izler bırakırdı.

Ve eskiler sadece geçmişi anlatmaz.
Onlar bugünümüzü ve yarınımızı da şekillendirir.
Geçmişin sessiz öğrettiklerini hatırlamak, ilişkilerimizi onarmanın, aileyi güçlendirmenin ve sevdiklerimizle aramızdaki bağı tazelemenin ilk adımıdır.

Bu Pazar, küçük bir bakış, bir teşekkür, bir sohbet, hatta uzun zamandır söylemediğiniz bir “Seni seviyorum” yeter.
Belki de eskilerin en değerli mirasını yeniden yaşatacak, evin içindeki sessizliği sıcak ve anlamlı bir nefese çevirecek olan bu küçük adımlar olacaktır.

Çünkü aile, büyük sözlerle değil, her gün fark edilen küçük davranışlarla kurulur.
Ve evin içindeki her gülüş, her sessizlik, her göz teması, gelecek nesillere aktaracağımız birer sessiz mirastır.

Ah, şu eskiler…
Sadece hatırlamakla kalmayalım, onlardan ders alalım, onları yeniden yaşayalım.
Evlerimizi, sokaklarımızı, Pazar sabahlarımızı ve en önemlisi ilişkilerimizi daha anlamlı kılalım.

Tolga TURAN
Aile ve Evlilik Danışmanı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu