DÜN BUGÜN YARIN
Dünümüz çok değerli. Dünümüz artık bugünümüz. Bugünümüz ise yarın dünümüz olacak. Yani bugünümüz yarın, bizim bir anlamda geçmişimiz olacak.
Onun için bugünümüzü çok iyi değerlendirmeliyiz. Yani an itibarıyla iyi yaşamalı, iyi şeyler düşünmeli, iyi şeyler konuşmalı, iyi işler yapmalıyız.
Aynı zamanda bugünümüz, yaptıklarımızla ve planladıklarımızla yarınımız olacak. Bugün planladıklarımız ve yaptıklarımızla yarınımızı inşa edeceğiz. Bugün söylediklerimiz, bugün temelini attıklarımız, yarın sözlü veya mekânsal bir eser olarak karşımıza çıkacak. Bugün ektiğimiz bir tohum yarın filizlenecek, diktiğimiz bir fidan nefes verecek, can suyunu verdiğimiz bir fide ağaç olup meyve verecek.
Dün bizim için çok kıymetli. Doğruları, yanlışları, sevinçleri, hüzünleri ile dün her ne kadar dünde kaldı ise bizi yarınlara ulaştıracak şeyde dün yaptıklarımız olacaktır. Doğrular bizi yeni doğrulara, sevinçler bizi yeni sevinçlere yöneltirken, yanlışlar ve hüzünlerde bizi yeni yanlışlar yapmamaya yeni hüzünler yaşamamaya yöneltecektir.
Şimdiye kadar biriktirdiğimiz duygu, düşünce, fikir, eylem, okumalar ve oluşturduğumuz network, eskilerin tabiri ile yol azığımız, Aşık Veysellin ifadesi ile uzun ince bir yol da yoldaşımız olacaktır.
Mevlâna “dün dünde kaldı cancağızım artık yeni şeyler söylemek lazım” derken de dün öğrendiklerimizin bugün söyleyeceklerimizin alt yapısını oluşturması gerektiğini anlatıyor. Yaşanılan zamanın ruhuna uygun bir şekilde, söylemlerin revize edilerek, yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor. Bu revizyon, gerektiğinde eskiyi bırakmayı, zamana direnen ve zamanın eskitemeyeceği düşünce ve eylemlerin rutin olarak tekrar etmemeyi gerekli kılıyor. Kısacası yeni bir ritüel ve ifade dili oluşturmayı öğretiyor. Bu ritüeller ve oluşturulacak olan dil, daha iyi konuşmayı, derinlemesine anlamayı, meseleleri hikmetli yorumlamayı, riyadan ve sahtecilikten uzak bir davranış modelini hayata geçirmeyi zorunlu hale getiriyor. Sonuçta içselleştirilmiş ve uygulanabilir bu model veya modeller bizleri yeni model ve içerikler oluşturmaya sevk ettiği oranda bizlere yeni alanların acıkması mümkün görünüyor.
Aynı oyunu tekrar tekrar oynamanın bir anlamı olmadığına göre, oyunlar ve oyunların kuralları da değiştiğine göre artık level atlamanın zamanı geldi geçiyor bile. Sözlerimizi ve eylemlerimizi ilham aldığımız kutsal mesajın evrensel öğretisi ile ortaya koymalıyız. Sözü, en güzel şekilde söylemeli, eylemleri ise onurluca sunmalıyız. Mehmet Akif Ersoy’un ifadesi ile çağın idrakine nahif, özgün ve sade bir dil ile söyletmeliyiz. En etkili ve etkin bir tarzda söyleme ve ifade edebilme becerisine sahip olmalıyız.
Dün, inandığımız ve temsil ettiğimiz bir dünya görüşünün sahipleri olarak, dün yaşadıklarımızın sahiciliği, bugün yaşadıklarımızın devamlılığı ve yaşantımızı şekillendirmesi ile anlam ve değer kazandığını unutmamalıyız. Eğer bugün yaptıklarımız ve söylediklerimiz bir anlam bulamıyor ve kendimiz tarafından da sorgulanıyor ise bugün durduğumuz yerin doğru adres olmadığını belirtmek yanlış olmasa gerek. Ayrıca bu durum başkaları tarafından sorgulanıyor ise bu tarifin bizi doğru adrese ulaştırması pek mümkün gözükmüyor.
Yarın duracağımız yerin adresini doğru tarif etmek istiyorsak eğer, dünü ve bugünü yeniden gözden geçirmeliyiz. Yarınımızı inşa edecek olan malzemeleri şimdiden doğru bir şekilde hazırlamalıyız. Yoksa nesillerimiz, evlatlarımız, işyerlerimiz, biriktirdiklerimiz, evlerimiz, tarlalarımız, bağ ve bahçelerimiz istemediğimiz bir mecraya evrilecek ve bizler öylece arkalarından bakakalacağız.
Öyleyse özgeçmişimizi oluştururken, oluşturduğumuz geçmişin bizim öz geleceğimiz olduğunu unutmayalım. Gönderilerimizi yanlış adreslere göndermeyelim. Maalesef gönderi mesajlarında kullandığımız sözlerinde bir düzeltme çubuğu bulunmuyor. Maalesef gönderilen ürünler hem karşı ödemeli değil hem de geri iadesi yapılmıyor.
Öyleyse geçmişimiz hakkında bilgimiz, bugünümüz hakkında çabamız, geleceğimiz hakkında da planımız olmalı ki kurtuluşa erelim.
Selam ve dua ile.