Eğitim

Gösterişçi Yoksulluk: Atık Toplayıcıların Gizli Gerçeği

“Gösterişçi Yoksulluk” Kavramı Literatüre Kazandırıldı
Sivas’ta Şok Eden Araştırma: Yoksulluk Bir Performans Mı?
Kamu Yardımları Çalışma İsteğini Öldürüyor Mu?
Atık Toplayıcılar Neden Görünmez? Sosyal Dışlanma Analizi

Sivas’ta yürütülen akademik saha araştırması, atık toplayıcıların toplumsal hayattaki görünürlüğü ve kamu yardımlarıyla kurdukları ilişkiyi mercek altına aldı. Çalışma, özellikle kent merkezinde faaliyet gösteren atık toplayıcı ailelerin gündelik yaşamlarını detaylı biçimde analiz ederek, literatüre ‘gösterişçi yoksulluk’ kavramı kazandırıldı.

Sivas’ta yapılan akademik saha çalışması, kapitalist sistemin dışında kalan bireylerin toplumsal görünürlüğünü ve sosyal yardımların bu bireylerin yaşamını nasıl şekillendirdiğini ortaya koydu.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Meltem Yılmaz Bilecen, Uzman Ahper Nuri Delican ve Dr. Öğr. Üyesi Ömer Temizkan tarafından yürütülen saha çalışmasında, kent merkezinde faaliyet gösteren atık toplayıcı ailelerin gündelik yaşamları, sosyal statü algıları ve kamu yardımları ile kurdukları ilişki detaylı biçimde incelendi.

Atık toplayıcılar üzerine yapılan saha çalışması, kentteki görünmez sosyal gruplardan biri olan bu ailelerin kapitalist düzende nasıl konumlandıklarını, gündelik hayatlarını nasıl sürdürdüklerini derinlemesine analiz ederek, literatüre “gösterişçi yoksulluk” kavramı kazandırıldı.

AW479249 01 | Gündem Sivas™ | Sivas Haberleri
DR. ÖĞR. ÜYESİ MELTEM YILMAZ BİLECEN (SANCAR ALP FIRAT – YUNUS ÇİFTCİ/SİVAS-İHA) Sivas’ta yürütülen akademik saha araştırması, atık toplayıcıların toplumsal hayattaki görünürlüğü ve kamu yardımlarıyla kurdukları ilişkiyi mercek altına aldı. Çalışma, özellikle kent merkezinde faaliyet gösteren atık toplayıcı ailelerin gündelik yaşamlarını detaylı biçimde analiz ederek, literatüre ‘gösterişçi yoksulluk’ kavramı kazandırıldı.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Meltem Yılmaz Bilecen, insanların temel ihtiyaçların karşılanıyor olması toplum tarafından bir zenginlik olarak algılandığı için, bu insanların yalan söyleme ya da gerçekleri gizleme eğiliminde olduğunu belirterek,

“Nasıl ki zenginliğin bir gösterişi varsa, yoksulluğun da performansa dayalı bir gösterişi söz konusu” Bunu olduklarından daha fakir gözükerek ya da mal varlıklarını saklayarak yapıyorlar”

dedi.
“Sivas’ta bir çalışma yaptık”

Meltem Yılmaz Bilecen, düşük gelir seviyesinin aynı zamanda sosyoekonomik ve kültürel açıdan da çeşitli yansımalara sahip olduğunu belirterek,

“Sivas ili içerisinde atık toplayıcılarıyla ilgili bir çalışma yaptık. Çıkış noktamız aslında kapitalist sistem içerisinde tüketim üzerinden tanımlanan bireylerin, tüketme kabiliyetlerinin yoksunlaştığı andan itibaren gündelik hayatlarının nasıl biçimlendiğiydi. Bildiğiniz üzere biz, insanları tanımlarken onların yaşadıkları yerler, bindikleri arabalar, kullandıkları telefonlar üzerinden tanımlar ve bir statü atfederiz. Oysaki atık toplayıcılar, kapitalist sistem içerisinde ıskarta olarak görülen, yani yeri her an doldurulabilecek defolu tüketicilerdir. Bu insanların sistem içerisinde varlıklarını nasıl idame ettirdikleri tartışma noktamızdı. Fakat yapılan çalışma sonucunda, literatüre yeni bir kavram ekleme imkânımız oldu ve kavramımız ‘Gösterişçi yoksulluk’. Atık toplayıcı aileler, aslında kentte en düşük gelir seviyesine sahip ailelerdir. Bu düşük gelir seviyesi, aynı zamanda sosyoekonomik ve kültürel açıdan da çeşitli yansımalara sahip. Ailelerin derin bir yoksulluk içerisinde olduğuna hemfikir olmakla birlikte, ne yazık ki onları korumak adına şahıs, sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları tarafından verilen sosyal yardımların, sağlanan sağlık ve eğitim imkânlarının bir noktadan itibaren onları pasifize ettiğini aynı zamanda da çalışmaktan, özellikle de sigortalı işlerde çalışmaktan uzak tuttuğunu fark ettik. Bunun nedeni de kamu yardımlarından faydalanabilmek için herhangi bir işte çalışmamak, bir mülkünün bulunmaması gibi kriterlerin olması. Bu durum, insanları daha çok bizim ‘illegal’ olarak nitelendirdiğimiz kayıt dışı ekonomide yer alan iş kollarına doğru yönlendirmekte”

dedi.

AW479249 03 | Gündem Sivas™ | Sivas Haberleri
SİVAS’TA YÜRÜTÜLEN AKADEMİK SAHA ARAŞTIRMASI, ATIK TOPLAYICILARIN TOPLUMSAL HAYATTAKİ GÖRÜNÜRLÜĞÜ VE KAMU YARDIMLARIYLA KURDUKLARI İLİŞKİYİ MERCEK ALTINA ALDI. ÇALIŞMA, ÖZELLİKLE KENT MERKEZİNDE FAALİYET GÖSTEREN ATIK TOPLAYICI AİLELERİN GÜNDELİK YAŞAMLARINI DETAYLI BİÇİMDE ANALİZ EDEREK, LİTERATÜRE ‘GÖSTERİŞÇİ YOKSULLUK’ KAVRAMI KAZANDIRILDI. (SANCAR ALP FIRAT – YUNUS ÇİFTCİ/SİVAS-İHA) Sivas’ta yürütülen akademik saha araştırması, atık toplayıcıların toplumsal hayattaki görünürlüğü ve kamu yardımlarıyla kurdukları ilişkiyi mercek altına aldı. Çalışma, özellikle kent merkezinde faaliyet gösteren atık toplayıcı ailelerin gündelik yaşamlarını detaylı biçimde analiz ederek, literatüre ‘gösterişçi yoksulluk’ kavramı kazandırıldı.

“Yoksulluğu gösteriş haline getiriyorlar”

Bilecen, zenginliğin bir gösterişi varsa, yoksulluğun da bir gösterişi olduğunu söyleyerek,

“Onlar da yoksulluklarını bir “gösteriş” haline getiriyor. Bunu olduklarından daha fakir gözükerek ya da mal varlıklarını saklayarak yapıyorlar. Örneğin evlerinin kendilerine ait olması, araçlarının bulunması gizlenen unsurlar arasında yer alıyor. Genel kamunun beklentileri doğrultusunda yoksulluk; ayaklarında ayakkabı olmaması, bir ekmeğe bile muhtaç olma gibi imgelerle görselleştirilerek karşı tarafa sunuluyor. Temel problem, aslında farklı kimlikler üzerinde yaptığımız çalışmalarda ortaya çıkıyor. Diğer aileler çocuklarının eğitimine önem verirken evlerinde kitaplar, çocukları için oyuncaklar, çalışabilecekleri masalar, özel ayrılmış odalar bulunmasına rağmen; Roman ailelere geldiğimizde kısır döngü içerisinde kalıyoruz. Örneğin, yerli ailelerle ya da Suriyeli ailelerle konuştuğumuz zaman aile bireyleri farklı mesleklerle iştigal edebiliyor. Fakat Roman ailelerde bunun gelenekselleştirilmiş bir kültür aktarımı olduğu gözlemleniyor”

diye konuştu.

“Konuyu tartışmaya açtık”

Atık toplayıcılığın toplum için öneminin altını çizen Bilecen,

“Özellikle Roman ailelerde çocuklar, eğitim hayatına katılmak için devlet tarafından sağlanan imkânlara sahipken okula gitmemeyi tercih ediyor ya da gitmeleri konusunda aile tarafından teşvik edilmiyor. Ya da evde okumaları için herhangi bir alan, okumaları için kitap, yazmaları için defter bulunmuyor. Diğer bir taraftan aileler genelde sigortalı çalışmaya başlarlarsa yardımlar kesildiği ve artık yeşil kartlı olamadıkları için bu tür düzenli işler aramıyorlar. Bunun yerine yevmiyeli bir işte çalışmak, artı atık toplayıcılığı yapmak ve bir de devletin imkânlarından faydalanmak, onlar için yoksulluklarını değiştirmese de artı bir gelir kapısı olarak görülüyor. Atık toplayıcı aileler gündelik hayatımızın içerisinde sürekli bulunmalarına rağmen toplum içinde görünür değiller. Biz de bu noktada neden biz gündelik hayatın içerisinde yanlarından geçip giderken, görünür olduğu andan itibaren bizim için değerli oluyorlar ve neden bu konuyu tartışmaya açmıyoruz diye düşündük ve bu konuyu tartışmaya açtık”

şeklinde konuştu.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu