‘Asrın felaketi başka felaketler doğurmasın’
Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, depremin ardından Asbest ve diğer tehlikeli maddelere karşı uyardı. Ensari, özellikle deprem bölgesinde yıkım faaliyetlerinde aktif olarak çalışan iş makinesi operatörleri, işçiler, arama kurtarma ekipleri ve iş güvenliği uzmanlarının p3 tipi toz maskesi kullanması gerektiğini ifade etti.
Ensari, bu tip tozlara maruz kalan kişilerde kanser riskinin arttığını söyledi. İkiz kuleler örneğini veren Ensari, devamında 63 bin kişi üzerinde yapılan tetkiklerde, 24 bin kişinin kansere yakalandığını ifade etti.
Alt Başlıklar
“BU TOZLARDAN KORUNMAMIZ GEREK”
1999 depreminde arama kurtarma faaliyetlerinde görev alan bazı kişilerin Asbest Söküm Uzmanları Derneği’ne ulaştığını söyleyen Ensari, özellikle akciğer hastalıklarına yakalanıldığını ifade etti. “Bu tozlardan tüm vatandaşlarımızın korunması gerek” diyen Ensari, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tozların yeterli şekilde ıslatılması gerekir. Gerek Yıkım Yönetmeliğimizde bahsedildiği gibi toz bastırma makineleriyle, gerekse de mobil sulama araçlarıyla ıslatmadan bu molozları kamyonlara yüklemeyelim. Çünkü bu kamyonlar şehir içinde bu tozları yayıyor. Öte yandan moloz döküm sahalarının su kaynaklarından ve tarım arazilerinden uzak olması gerekiyor.
“35 YILLIK MÜHENDİSLİK HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK FELAKET”
Çok büyük bir felaket olduğunun da altını çizen Ensari, “deprem felaketi başka felaketler doğurmasın” diyerek yetkililere seslendi:
“Halk sağlığı uzmanlarımızın, iş güvenliği uzmanlarımızın, asbest söküm uzmanlarımızın ve bilim insanlarımızın önerilerini lütfen dikkate alın. Son olarak depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar dilerim. “
‘HAFRİYATALAR UYGUN BERTARAF EDİLSİN’
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yasin İlemin ise, konuya ilişkin sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu:
“Büyük bir tehlike bizi bekliyor! Araştırma alanım doğa ve ekoloji olduğu için aktarmam gerekiyor. Yaşanan büyük deprem sonucu devasa bir enkaz ve moloz ortaya çıktı. Bu hafriyatlar uygun bertaraf edilmezse yaşadığımız binlerce kayıptan fazlasını verebiliriz. Nasıl mı?
Deprem sonucu yıkılan binalardan ortaya saçılan enkazlarda insan sağlığı ve ekosistem için zararlı pek çok madde bulunuyor. İzolasyon maddelerindeki kimyasallar, zararlı plastik türevleri ve asbest bunların başında geliyor. Yakında yıkılan binaların yerine yeni bina inşaatlara başlanacak. İnşaat öncesi hazırlık aşamasında mevcut hafriyatlar doğal alanlardaki vadi tabanlarına, doğal sulak alanlara ve tarım alanlarına dökülürse bölgede büyük bir tehlike başlayacak. İlk olarak madde çevrimleri (su döngüsü) ile bu zararlı maddeler toprağa ve yeraltı sularına karışacak. Buna bağlı olarak tarım alanlarında yetişen gıdalar insanlar tarafından tüketildikçe uzun vadede başta kanser olmak üzere hastalıklar görülecek. Öte yandan bölge tarım cenneti olduğu kadar eşsiz bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Doğal alanlara el bırakılacak bu zararlı maddeler ekosistemdeki besin zinciri ile bütün biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyecek. Doğadaki bitki ve hayvan türleri zarar görecek ve ölecek. İşte bu noktada depremden zarar gören illerdeki belediyelere çok büyük görev düşüyor.
Belediyelerin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, Tarım ve Orman Bakanlığının, akademisyenlerin, uzmanların ve doğaseverlerin birlikte çalışması çok önemli. Ortaya çıkan enkazın belirlenecek sızdırmasız alanlarda bertaraf edilmesi gerekiyor.”
Haber V. Ayça YASLI